7 Ocak 2013 Pazartesi

Pragmatikliğin ve tutarsızlığın kendi içinde içselleştirilmiş hali: Mao Ze Dung




Mao Ze Dung dünya devrimci hareketine damgasını vurmuş önemli bir figür olmasının ötesinde yarattığı teorik ve pratik miras dünya devrimci hareketini geçmişte etkilemiş ve şimdi de etkilemektedir. Mao’nun dünya devrimci hareketine olumlu etkilerinden ötürü her devrimcinin Mao’nun mücadeleye sunduğu katkılarından dolayı teşekkür etmesi gerekmektedir. Bunun yanında yarattığı muğlak ekonomik teorilerinden ve aşırı pragmatikliğinin getirdiği devrimci vebadan ötürü eleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Mao’u eleştireceğimiz ilk konuya gelirsek, Anadolu coğrafyasındaki, devrimci hareket içindeki genel kanı, Stalin’in Çin devrimine yardım etmediği ve devrimin gerçekleşmesinin önünde engel olduğu ve Mao’nun buna rağmen devrimi gerçekleştirdiği yönünde bir algı mevcuttur. Bu algının yanlış olduğunu bizzat Mao’da görüyoruz. Yalnız devrim zamanında bile Sovyetler olmasa Çin’de devrim olamazdı diyen Mao’nun, Sovyet İktisadının eleştirisi kitabında Stalin’i Marksizm-Leninizm’den saptığını söylemesinde yatan olgunun mantıki bir açıklaması olduğunu düşünmüyorum 1939’dan ve daha sonraki döneme ilişkin Mao’nun Stalin ve Sovyetler algısı aşağıdaki gibidir:

Mao’nun tarihsel süreçler içinde değişen Stalin ve Soveyetler Birliği algısı:

“Aralık ayının yirmi birinde Stalin yoldaş altmış yaşında olacak. Stalin yoldaşın doğum gününün, dünyanın dört bir yanında bu olaydan haberli olan bütün devrimci insanların yüreğinde sıcak ve coşkun kutlama duyguları uyandıracağından emin olabiliriz. Stalin'i kutlamak bir formalite değildir. Stalin'i kutlamak demek, onu ve onun davasını desteklemek, sosyalizmin zaferini desteklemek, Stalin'in insanlığa gösterdiği ilerleme yolunu, desteklemek ve sevilen bir dostu desteklemek demektir. Çünkü bugün insanlığın büyük çoğunluğu acı çekmektedir ve insanlık kendisini acı çekmekten, ancak Stalin'in gösterdiği yolda ilerlemekle ve onun yardımıyla kurtarabilir. Tarihimizin en acılı bir döneminde yaşadığımız bugünlerde, biz Çin halkı, başkalarının yardımına acil bir ihtiyaç duyuyoruz. Kasideler Kitabı'nda şöyle bir söz vardır: "Kuşlar, sesleri; dostlarında yankı bulsun diye öterler". Bu söz, bizim şimdiki durumumuza tamamen uymaktadır. Öyleyse, bizim dostlarımız kimlerdir? Çin halkının, kendi kendini dost ilan eden bazı sözde dostları vardır, hatta bazı Çinlileri bile düşünmeden bunları dost kabul ederler. Ama böyle dostlar, olsa olsa Tang Hanedanının "tatlı dilli bir cani" olarak ün salan baş veziri Li Lin-fu'yla aynı kefeye konulabilir. Gerçekten de bunlar, "tatlı dilli birer cani olan dostlardır". Kimdir bunlar? Bunlar, Çin'e yakınlık taslayan emperyalistlerdir. Buna karşılık, başka türden dostlar da vardın bize gerçekten yakınlık duyan ve bizi kardeş bilen dostlar da vardır. Bunlar kimlerdir? Bunlar Sovyet halkı ve Stalin'dir. Sovyetler Birliği dışında hiç bir ülke Çin'deki imtiyazlarından vazgeçmedi; sadece Sovyetler Birliği vazgeçti. Birinci Büyük Devrimimiz sırasında bütün emperyalistler bize karşı çıktılar; sadece Sovyetler Birliği bize yardım etti. Japonya'ya Karşı Direnme Savaşı patlak verdiğinden bu yana hiç bir emperyalist ülke hükümeti bize gerçekten yardımda bulunmadı; Çin'e uçağıyla, malzemesiyle sadece Sovyetler Birliği yardımda bulundu. Mesele yeterince açık değil mi? Çin milletinin ve Çin halkının kurtuluş davasına, gerçek yardımı önderleri ve halkıyla, sosyalist düşünürleri, devlet adamları ve işçileriyle ancak sosyalizmin anavatanı yapabilir ve onların yardımı olmadan davamız nihaî zafere ulaşamaz. Stalin, Çin halkının kurtuluş davasının gerçek dostudur. Ayrılık tohumları ekmek için girişilen hiç bir çaba, hiç bir yalan ve iftira, Çin halkının Stalin'e olan yürekten sevgi ve saygısını ye bizim Sovyetler Birliği'yle olan gerçek dostluğumuzu sarsamaz”
(Mao Ze Dung,Seçme Eserler cilt:2,Çin Halkının Dostu Stalin,sayfa:321-322,eriş yayınları)

Mao 1939’da Stalin’i ve Sovyetleri bir güzel övüyor. Çin devriminden 1 sene önce Maonun yaptığı Sovyet övgüsü çok düşündürücüdür:

“Çin Komünist Partisi, Sovyetler Birliği Komünist Partisi örnek alınarak kurulmuş ve geliştirilmiş bir partidir..Dolayısıyla her ülkenin devrimci güçleri ve aynı şekilde bütün ülkelerin devrimci güçleri birleşmeli, Sovyetler Birliği’nin önderliğinde antiemperyalist bir birleşik cephe oluşturmalı ve doğru siyasetler izlemelidirler, yoksa zaferin kazanılması mümkün olmaz.”(Mao Ze Dung,Seçme Eserler IV,Dünyanın Devrimci Güçleri Birleşin Emperyalist Saldırıya Karşı Savaşın,sayfa:271-272)

“Ekim Devrimi’nin parlak güneşi bizleri aydınlatıyor. Uzun zamandan beri acı çeken Çin halkı, kurtuluşunu kazanmak zorundadır ve kazanacağına kesinlikle inanmaktadır. Geçmişte daima tecrit edilmiş olan Çin’in devrimci mücadelesi Ekim Devrimi’nin zaferinden bu yana kendini hiç de tecrit edilmiş hissetmemektedir. Biz, bütün dünyadaki Komünist Partilerin ve işçi sınıfının desteğine sahibiz. Bu nokta, Çin devriminin müjdecisi olan emperyalizme karşı Sovyetlerler Birliği ile ittifak siyasetini benimseyen Dr. Sun Yatsen tarafından kavranmıştı. Dr. Sun Yatsen ölüm döşeğinde vasiyetinin bir parçası olarak Sovyetler Birliği’ne bir mektup yazmıştı. Sun Yatsen’in siyasetine ihanet eden, emperyalist karşı devrimci cephenin yanında yer alan ve kendi ülkesinin halkının karşısına dikilen, Guomindang’ın Çan Kayşek haydut çetesidir.” .”(Mao Ze Dung,Seçme Eserler IV,Dünyanın Devrimci Güçleri Birleşin Emperyalist Saldırıya Karşı Savaşın,sayfa:273)

Kötü niyetli olsak son alıntıdan sonra Mao’yu tarihsel gelişme süreci içinde benimsediği Stalin karşıtı tutumu yüzünden bu yazısından yola çıkarak ona kendi deyimiyle karşı devrimci diyebilirdik ama bu yapılan tarihsel metot açısından doğru olmazdı. Burada önemli olan devrimden bir sene önce bile Sovyetlerin Çin’deki devrimci mücadeleyi desteklediğinin bizzat Mao tarafından kabul edilmesidir. Devrimden birkaç ay öncesine gelirsek bakalım Mao’nun Stalin ve Sovyetle ilgili düşünceleri nasıl değişti:

“Birinci Dünya Savaşı yeryüzünü sarstı. Ruslar Ekim Devrimi’ni yaptılar ve dünyanın ilk sosyalist devletini kurdular. Büyük Rus proletaryasının ve emekçi halkının o güne kadar gizli kalmış ve yabancıların gözünden kaçmış devrimci gücü Lenin’in ve Stalin’in önderliğinde bir volkan gibi patladı; Çinliler ve bütün insanlık, Rusları yeni bir ışık altında görmeye başladı. İşte ancak o zamandır ki, Çinlilerin düşüncesinde ve hayatlarında yepyeni bir çağ başladı. Evrensel gerçeği, Marksizm-Leninizmi buldular ve Çin’in çehresi değişmeye başladı. Çinliler, Marksizmi Ruslar aracılığıyla buldular. Ekim Devrimi’nden önce Çinliler sadece Lenin’i ve Stalin’i değil Marks’ı ve Engels’i bile bilmiyorlardı. .”(Mao Ze Dung,Seçme Eserler IV,Demokratik Halk Diktatörlüğü Üzerine,sayfa:390)

“Bir düşünün:Eğer Sovyetler Birliği olmasaydı; Japon emperyalizmi yenilgiye uğratılmış olmasaydı; Halk demokrasileri kurulmasaydı, Doğu’nun ezilen milletleri mücadeleye girişmeseydi; ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve öteki kapitalist ülkelerdeki halk kitleleri gerici yöneticilere karşı mücadele etmeselerdi; eğer bütün bunlar bir arada gerçekleşmeseydi, tepemizdeki uluslar arası gerici güçler kesinlikle şimdikinden kat kat güçlü olurlardı. Bu koşullarda zaferi kazanabilirmiydik? Elbette hayır.” .”(Mao Ze Dung,Seçme Eserler IV,Demokratik Halk Diktatörlüğü Üzerine,sayfa:394)

Mao övgüde vites düşürse bile hala Sovyetlerin ve Stalin’in hakkını teslim ediyor. Mao devrim anından yaklaşık 1 ay önce 30 Eylül 1949’da bile Sovyetlerle ittifaktan bahsediyor. Bu yüzden Stalin’in ve Sovyetlerin Çin devrimine bu kadar katkısından sonra yapılan eleştiriler benim için bir anlam taşımıyor. Mao’nun aşağıda Stalin’ e söylediği şu sözlerinin içinde nankörlük tohumları vardır:

“Kitap, bir mülkiyet sisteminin bir diğerine dönüşmesi, bir üretim ilişkileri türünün bir diğerine dönüşmesi kavramları yerine, ‘tekrar ilişkiye girmek’, ‘uygunluk göstermek’ gibi muğlak terimler kullanıyor. Kitap, bu açılardan, ciddi hata ve yanlışlar yapmış ve Marksizm-Leninizm’den kısmi olarak sapmıştır.”(Mao Ze Dung,Sovyet İktisadının Eleştirisi,Birikim yayınları,sayfa:115)

Stalin’in SSCB’de  Sosyalizmin İktisadi Sorunları isimli kitabına Marksizminden sapmış demek Mao gibi tutarsız teorileri olan bir insanın haddine değildir! Aşağıda Mao’nun dediklerinde mi? Yoksa Stalin’in dediklerinde mi? Sorun olduğunu inceleyeceğiz. Mao’ya sormak gerekirdi vaktinde  “Madem Marksizmden sapmış idi neden bunca zaman onu övdün?”

“Stalin’in SSCB’de Sosyalizmin İktisadi Sorunları, diğer eserleri gibi hatalı iddiaları içermektedir” (Mao Ze Dung,Sovyet İktisadının Eleştirisi,Birikim yayınları,sayfa:112)

Hadi Marx’ı Engels’i Sovyetlerden öğrendin Stalin’in diğer eserlerindeki hataları da yeni mi okudun da Stalin’in düşüncelerin yanlış olduğu kanısına vardın? Eğer yeni okumadıysan neden geçmişte Stalin’i övdün de övdün? Bu bölüm Mao’nun pragmatikliğinin bir sonucu olarak siyasette rüzgar hangi yerden esiyorsa o yöne doğru savrulmasının bir örneği olabilir. 20. Kongreden sonra revizyonist Sovyetleri eleştirmek başka şeydir. Stalin’i itibarsızlaştırmak başka şeydir. İkinci bölüme geçersek bu bölümde  Mao’nun Sovyet iktisadını eleştirirken nasıl büyük bir hata yaptığını ve kendini revizyonist Kruşçev ile nasıl aynı yerde bulduğunu inceleyeceğiz ve tartışmada tarihsel gerçeklerden giderek kimin haklı olduğunu göreceğiz:

Mao’nun kitabındaki ekonomik çelişki

“Uzun yıllar sonra, halk komünlerinin mülkiyeti tüm halkın mülkiyetine dönüşünce, tüm ülke, bölünmez bir tüm halk mülkiyeti sistemi haline gelecek. Bu, üretim güçlerinin gelişmesini büyük ölçüde mahmuzlayacak. Bir süre için bu, sosyalist bir tüm halk mülkiyeti sistemi halinde kalacak, ve ancak bir süre sonra komünist bir tüm halk mülkiyeti sistemi haline gelecek. Böylece, halk mülkiyetinin kendisi emeğe göre dağılımdan, ihtiyaca göre dağılıma geçecek” .”(Mao Ze Dung,Sovyet İktisadının Eleştirisi,Birikim yayınları,sayfa:68)

“Marx dağılım ‘Dağılım her şeyden önce üretim araçlarının dağılımı olmalıdır:Üretim araçları kimin elindedir? Belirleyici soru budur.” (Mao Ze Dung,Sovyet İktisadının Eleştirisi,Birikim yayınları,sayfa:80)

“Kitap kolektif mülkiyetten tüm halkın bölünmez mülkiyetine geçmenin gerekli olduğunu söylüyor. Fakat bizim bakış açımıza göre, ilk önce kolektif mülkiyeti tüm halkın sosyalist mülkiyetine çevirmek gerekmektedir; yani tarımsal üretim araçlarını tümüyle devlet mülkiyetine geçirmek ve köylüleri tümüyle devlet için ücret karşılığı çalışmak üzere aynı tarzda sözleşmiş işçiler haline çevirmek.” (Mao Ze Dung,Sovyet İktisadının Eleştirisi,Birikim yayınları,sayfa:107)

Bu noktaya kadar Stalin’in yaptıklarının yetersiz ve eksik olduğunu belirtip. Adeta boynuz kulağı geçer hesabı Stalin’e sen yanlış yapıyorsun bu iş böyle olmaz diyor. Mao herhalde ilerde hatasını anlamış olacak ki bu dedikleriyle çelişkiye düşmek pahasına yukarıda söylediklerinin tam tersini aynı kitabın başka bölümünde söylemektedir. O zaman Mao’ya sormak lazım hani üretim araçları kimin elindeyse belirleyici olan o oluyordu?  Yoksa Marx mı haksızdı? Mao acaba Marx haksızdır da mı karar kıldı bu sefer?

-Mao’nun Kruşçev ile fikir birliği

İlginç gelmiş olabilir ama Mao Stalin’in yaptıklarını yetersiz bulduğu için komünist bir halk mülkiyetine geçmek için çözüm yolu olarak Kruşçev’le aynı rotayı öneriyor:

“Üretim araçlarının alınıp satılması hiçbir şekilde mülkiyetin niteliğini değiştirmez. İkinci olarak kitap, değer yasasının üretim alanında ve dolaşım sürecinde değişik işlevler gördüğünü kabul etmeliydi. Bu iddiaların hiçbiri Stalin’inkilerle çelişmez. Stalin ile Kruşçev arasındaki gerçek bir fark, Stalin’in kolektif çiftliklere traktör, v.b gibi üretim araçlarının satılmasına karşı çıkmasına rağmen, Kruşçev’in bunları satmasıdır.” (Mao Ze Dung,Sovyet İktisadının Eleştirisi,Birikim yayınları,sayfa:113)

“Eğer tarım ürünleri metalardan oluşmuşken, sanayi ürünleri de metalardan oluşmazsa değişim nasıl yapılacak? Eğer ‘ülkemiz’ kelimesinin yerini ‘Çin’ alırsa, paragrafı okumak daha da ilginç oluyor. Çin’de sadece tüketim malları değil, aynı zamanda tarımsal üretim araçları da arz edilmeli. Stalin köylülere hiçbir zaman üretim araçları satmadı. Kruşçev bunu değiştirdi.” (Mao Ze Dung,Sovyet İktisadının Eleştirisi,Birikim yayınları,sayfa:159)

Herhalde Mao Sovyetler Birliği Komünist Partisinin 20. Kongre’den sonra oluşmuş olan partiyi ve kadrosunu örnek almış olsa gerek. Hani üretim araçlarının dağılımı her şeyi belirler idi? Üretim araçlarının alınıp satılması mülkiyetin niteliğini değiştirmiyorsa o zaman mülkiyetin niteliğini değiştiren şey nedir? Mao, Stalin’in kitabını dikkatli okumuş olsa idi üretim araçlarının dağılımının nasıl mülkiyet sistemini etkilediğini görecekti:

“Burada sözkonusu olan yalnızca genel olarak teknik değildir; gerçek şudur ki, teknik, hareketsiz kalamaz, durmadan yetkinleşmek zorundadır; eski teknik ıskartaya çıkartılmalı ve sırası gelince daha yeni bir tekniğe yerini bırakacak olan, yeni bir teknik ile değiştirilmelidir. Aksi halde, sosyalist tarımımızın gelişmesi düşünülemez, büyük rekolteler, tarımsal ürünlerin bolluğu düşünülemez. Ancak yüzbinlerce tekerli traktörü ıskartaya çıkarmak ve onların yerine paletli traktör koymak, zamanı geçmiş onbinlerce biçerdöveri yenileri ile değiştirmek, örneğin sanayi bitkileri için yeni makineler icat etmek ne demektir? Bunlar, ancak altı ya da sekiz yılda geri alınabilecek milyarlar düzeyinde bulunan masraflar demektir. Kolhozlarımız, milyoner kolhozlar da olsalar, bu masrafları karşılayabilirler mi? Hayır karşılayamazlar,  çünkü ancak altı ya da sekiz yılda geri alınabilecek milyarlar sarf edecek durumda değildirler. Bu masrafları yalnız devlet yüklenebilir; çünkü yalnız o, eski makinelerin ıskartaya çıkartılıp yenileri ile değiştirilmesinin yaratacağı zararlara tahammül edebilecek durumdadır; yalnız o, bu zararlara altı ya da sekiz yıl dayanacak ve masraflarının geri alınması için bu sürenin geçmesini bekleyebilecek durumdadır. Bütün bunlardan sonra MTİ'nin kolhozlara öz malları olarak satılmasını istemenin anlamı nedir? Bunun anlamı, kolhozlara olağanüstü zararlar verdirmek, onları iflâs ettirmek, tarımın makineleşmesini tehlikeye sokmak, kolhoz üretiminin düzününü yavaşlatmaktır. Buradan şu sonuç çıkar: MTİ'nin kolhozlara satılmasını önermekle, Sanina ve Venger yoldaşlar, geriye bir adım atıyorlar ve tarihin çarkını geriye döndürmeye uğraşıyorlar”(Stalin, Son Yazılar,sayfa:148-149,sol yayınları)


“Bir an için Sanina ve Venger yoldaşların önerisini kabul ettiğimizi ve kolhozlara öz malları olarak esas üretim araçlarını, Makine ve Traktör İstasyonlarını satmayı kabul ettiğimizi düşünelim. Bunun sonucu ne olur? Bunun sonucu şu olur ki, önce, kolhozlar başlıca üretim araçlarının sahibi olurlar, yani ülkedeki hiç bir işletmenin sahip bulunmadığı olağanüstü bir duruma girmiş bulunurlar, çünkü bilindiği gibi ulusallaşmış işletmeler bile ülkemizde üretim araçlarının mülkiyetine sahip değillerdir. Kolhozların bu olağanüstü durumunu, nasıl, hangi ilerleme ve ileriye gidiş düşüncesi ile haklı gösterebiliriz? Bu durumun, kolhoz mülkiyetinin, ulusal mülkiyet düzeyine yükseltilmesine katkıda bulunduğu, toplumumuzun sosyalizmden komünizme geçişini hızlandırdığı söylenebilir mi? Bu durumun, ancak, kolhoz mülkiyetini ulusal mülkiyetten uzaklaştırabileceği ve komünizme yaklaştırmak yerine bizi ondan uzaklaştırmaya varacağını söylemek daha doğru olmaz mı?” (Stalin, Son Yazılar,sayfa:149,sol yayınları)

Bir an olsun kendimi Brejnev’in konuşmasını dinler gibi oldum. Brejnev meşhur bir konuşmasında artık komünist aşamaya geçmiş bulunmaktayız diye böbürlenmekte idi fakat değil komünist aşama daha sosyalist aşamada bile değildi o dönemde Sovyetler Birliği.Çünkü, kapitalizm Kruşçev’in açtığı o derin yarıktan içeri girmiş ve kapitalizmin restorasyonu başlamış idi. Görüldüğü üzere Mao tarihsel olarak Marxist başladığı yola maalesef şartların gereği Marxist olarak sonlandıramıyor. Devrim pratiği konusunda yarattığı kazanımlarından dolayı önünde saygıyla eğiliyorum ama sosyalist inşadaki tutumundan ötürü kendisini eleştirmekteyim. Bazı insanlar iyi bir savaşçı olamaz ama iyi bir yönetici olabilir bazıları da iyi bir yönetici olamaz ama iyi bir savaşçı olabilir. Mao Ze Dung ise tarihte ancak iyi bir savaşçıya örnek olabilir daha ötesi değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.