Durmuyorlar… Tarih sahnesine çıktıkları günden beri kan içmeye devam ediyorlar. Sıradan bir insanın ahlaki, etik, kültürel düşünme kodlarıyla anlayamayacağı bir saldırganlık içindeler. Bütün teknik, teknolojik psikolojik, askeri savaş yöntemleriyle ezilen sınıfların gırtlaklarına çöküyorlar.
Sömürücü sınıflar ortaya çıktıklarından beri istila ve yağma savaşlarıyla
insanların yakasını bırakmamaktadır. Son 1500 yıl içinde 14.000’in üzerinde
savaş çıkmıştır ve çıkmaya devam ediyor. Bu savaşlarda bugünkü dünya nüfusunun
neredeyse yarısı kadar insan hayatını kaybetmiştir.3,5- 4 milyar insan bu yağma
düzeninin kurbanı olmuştur.
Geçmiş sömürücü sınıfların yağma ve katletme özelliğini geliştirerek sahiplenen emperyalizm, uluslararası ilişkilerde ve kendi iç dinamiğinde “zayıf güçlüye hizmet eder” ilkesini uygulamaktadır. Bu düşünme mantığı içinde “barış içinde bir arada yaşama” diye bir şey yoktur. Güçlü olan zayıf olanı her zaman yutmaktadır. Bu azgın canavar ancak karşısında maddi bir güç bulursa kumru rolüne girebilir.
Emperyalizmin Kumruluk
Dönemi
İkinci Dünya Savaşından sonra milyonlarca insanın ölümüne yol açan ve
insanlığı katlanamayacak acılara boğan yağma savaşı dünya halkları arasında
öyle bir nefret uyandırmıştı ki, o günlerde hiç kimse açık bir savaş çağrısı yapmayı
aklına getiremiyordu. Emperyalist kampın atmacaları bu süreçte kendilerinin
güvercin kadar barışçıl bir canlı olduklarının propagandasını yapıyorlardı.
Lakin uluslararası sorunların anlaşılması ve çözümlenmesi için toplumsal
fenomenlerin köklerine bakmak gerekir. Sorunun kaynağını üretim ilişkilerinde
aramak ve bunların belli sınıfların çıkarlarına bağlamak gerekmektedir. Atmaca(emperyalizm)
bu süreçte gücü hakkın temeli olarak kavradı:
“Zira modern çağda Machiavelli, Hobbes,
Spinoza, Bodinus vb. gibi düşünürlerden beri -öncekilerini saymıyoruz bile- güç, hakkın temeli olarak ortaya kondu.
Böylelikle siyasetin teorik görüşü ahlaktan kurtarıldı ve sadece siyasetin bağımsız
bir ele alınışının postulatı elde edilmiş oldu. Daha sonraları, 18. Yüzyılda
Fransa'da ve 19. yüzyılda İngiltere'de, hak tümüyle -ki Aziz Max bundan hiç söz
etmez- medeni hukuka, medeni hukuk da tamamen belirli bir güce, özel mülkiyet sahiplerinin gücüne
indirgendi; ne var ki bu kesinlikle salt bir söylem olarak kalmadı.”(Marx-Engels,
Alman İdeolojisi, Sayfa:275)
Atmaca böylelikle teorik bakımdan politikayı
ahlaksal olarak özgürlüğüne kavuşturduğuna inanmaktadır. Kendi yağma düzeninin
çıkarına olan her şey Atmaca için tamamen meşrudur. Atmaca, kendi varlığını
devam ettirebilmek için bütün araçları ve enstrümanları kullanmakta herhangi
bir beis görmemektedir. Atmaca için bu araçları kullanmamak ahlaksızlık, ihanet
ve akıl dışıdır. Atmaca için sömürü toplumunun kendini parçalayan
çelişkilerinin üstesinden gelebilmek için tek çarenin savaş ve zorbalık
olduğunu düşünmektedir.
Atmacaya SSCB Müdahalesi
Soğuk savaş döneminde SSCB, Atmacanın savaş
çığırtkanlıklarını yaptığı ve bütün dünyanın efendisi olmak istediği bir
zamanda “barış” diyerek Atmacayı gerçek anlamda güvercine çevirmek
istemekteydi. ABD’li ideolog John R. Swanson “Süpergüçler ve Çok Kutupluluk Pax
Americana’dan Pax Sovietica’ya mı?” adlı eserinde SSCB’nin uluslararası alanda
oynadığı rolden derin bir endişe duyduğunu itiraf etmiştir. ABD’nin kendi
kaynaklarını çok yoğun kullanması nedeniyle ABD ekonomisinin gerileyip yok olma
tehdidiyle karşı karşıya olduğu yönünde kendi kampına uyarılarda bulunmuştur.
Atmaca, kapitalist ekonominin genel yasalarından olan "kar oranlarının
düşme eğilimi yasasını"(1) görmezden gelip ona kafa atmaya
hazırlanmaktadır. Umutsuz Atmaca bu uyarının ciddiyetini görüp derhal savaş
tamtamlarını çalmış ve 2. Dünya savaşını izleyen 25 senede Atmaca 30’dan fazla
savaşa sebep olmuştur. Silah tekelleri için savaş tatlı bir kazanç kapısı olsa
da Atmaca için işler bütünsel anlamda iyiye gitmemektedir. Bulutun yağmur doğurması gibi Atmaca’da savaş
doğurmakta ve barış dönemlerini birer soluk alma anı olarak görmektedir.
Yaşamı için savaş çıkarmak zorunda olan Atmaca için 1. Dünya Savaşında ölen
10 milyon insan, 2 Dünya Savaşında ölen 54 milyon insan ve milyonlarca kişinin
sakat kalması önemli değildir. Atmaca yaşamak için milyarlarca insanı bile
gözden çıkarmıştır.
Kar oranlarının düşme eğilimi yasasından gücünü almış olan Sovyet “Barış
İçinde Bir Arada Yaşama Politikası” Atmacanın savaş çıkarma potansiyelini
engelleyerek onu barışçıl bir şekilde tarih sahnesinden silme stratejisi
maalesef SSCB’nin yıkılmasıyla hüsranla sonuçlanmıştır. Bundan sonra Atmaca panterleşmiş
gerçeklikten kopuk bir şekilde herkese yumruk sallamaya başlamıştır.
Atmaca Kendini
Dünyanın Efendisi Sanıyor
Atmaca gerçeklikten kopuk bir şekilde bütün dünyayı sopayla terbiye etmeye
kalkmış ve uluslararası ilişkilerde verdiği sözleri tutmamaya başlamıştır.
Halbuki ideolojik yol göstericileri bu süreçte Atmacayı defalarca uyarmıştır.
Yol göstericileri Atmacaya “İki evrensel savaşım biçimi olduğunu birincisinin
yasaların uygulanması, ikincisinin de kuvvete başvurmak olduğunu”
hatırlatmışlardır. Efendilerinin tabiriyle birincisi insanlara özgü bir yolken
ikincisi hayvanlara özgü bir yoldur. Lakin Atmaca ince hastalıktan muzdarip
olduğu için önünde tek bir seçenek olduğunu düşünmektedir. O da hayvanlara özgü
yolu tercih edip mümkün olduğunca kar elde etmektir.
Atmaca bu süreçte sosyalist olmayan Rusya’yı çevreleme politikası
gütmüştür. Silahlanma ve savaş çıkarma politikasına son sürat devam eden Atmaca,
NATO’nun doğuya doğru genişlemeyeceğine dair verdiği sözünü unutmuş ve Rus
sınırına doğru bir taarruza kalkmıştır. Rus sınırına doğru kalktığı taarruz
sırasında Atmaca dünyanın çeşitli yerlerinde de savaşlar çıkarmış ve ülkeleri
işgal etmiştir. Atmacanın bu politikası dünyadaki halkların korkunç ekonomik
yükler altında ezilmesine sebep olmuş ve küresel açlık ve yıkım tehlikesi
kendini tarihte hiç olmadığı kadar göstermiştir.
Atmaca için Dananın
Kuyruğu Ukrayna’da Koptu
Atmacayı güzellik uykusundan Rusya, Ukrayna’da emperyalizme attığı fiskeyle
uyandırmıştır. Atmaca, SSCB döneminde bile görmediği yok edilme korkusu yaşar
hale gelmiştir. Atmaca’nın savaş tamtamları ve savaş projeleri bu sefer sert
bir kayaya çarpmış ve akamete uğramıştır. Bu süreç Rusya’nın yönetici eliti
arasında da kırılmalara yol açmış kar oranlarının düşme eğilimi yasasıyla
savaşmanın anlamsız olduğu yönünde genel bir eğilim oluşmuştur. Rus parlamentosunda
açık açık sosyalizme geçiş tartışmaları yapılmaktadır:
"Rusya Federasyonu Komünist Partisi Merkez Komitesi Başkanı, Komünist
Parti Devlet Duması grup lideri Gennady Zyuganov: Sayın Başkan,
Ve yeni stil ve fikriniz: çıkmaza mı girdi? Kapitalistler sadece çıkmaza
girmezler. Çıldırıyorlar. Tek panzehir var çünkü kapitalizm sadece Nazizm,
faşizm ve Bandera hareketlerini yaratıyor. Sosyalizmden başka hiçbir şey onu
yenemez.
Bu nedenle bir sonraki konuşmanızda sosyalist hedefler belirlemenizi
bekliyorum. Birleşik Rusya'nın bile destekleyeceğini düşünüyorum. Vyacheslav
Volodin gülümsüyor, bu fikri beğendiğini görebiliyorum. Devlet Duması'ndaki ana
konulardaki önemli oturumlara başkanlık eder. Son zamanlardakilerden biri,
eğitim üzerine parlak bir oturumdu. Eğitim yasamızı herkes için uygulamaya
hazırız...Toplumun konsolidasyonu ve desteği bugün ana konudur. Bandera'nın ve
Amerikan küreselizminin destekçileri olan Nazizm'e karşı ortak bir mücadelede ulusal
güvenliği ve birliği güçlendirme konusundaki adresinizi ve politikanızı
destekleyeceğiz. Bu bir prensip meselesidir ve bizim tarihsel hayatta
kalmamızdır.
Teşekkürler.
Vladimir Putin: Çok teşekkür ederim.
Rusya Federasyonu Komünist Partisi üyelerinin tam olarak bu pozisyona bağlı
olduklarından şüphem yok. Sosyalist
düşünceye gelince, bunda kötü bir şey yok. Bu fikri özellikle ekonomik alanda
ete kemiğe büründürmeliyiz. Bazı ülkeler buna özünü vermiştir ve bu, piyasa
düzenleme biçimleri vb. ile bağlantılıdır. Bu fikir oldukça etkili bir şekilde
çalışıyor. Buna bakmamız gerekiyor.
Devletin katılımı ile ilgili olarak, ilgili tartışma bu katılımın kapsamı
ve biçimleri üzerinde odaklanmaktadır. Devletin ekonomik faaliyetlerini nasıl
düzenlemesi gerektiğini görmeliyiz. Bunu tartışmalarımız sırasında kesinlikle
ele alacağız. Halkın ve ülkenin çıkarlarının tehlikede olduğunu idrak ederek bu
çözümleri bulacağımızı düşünüyorum.
Çok teşekkürler."
Putin tarafından sosyalizmin ete kemiğe
büründürülmesi ihtiyacı Duma’da bütün dünyaya duyurulmakta ve Atmaca’nın kırmızı
çizgiyi geçme girişimlerine nükleer silahlarla yanıt verileceği açıktan
söylenmektedir.(2), (3).
Lakin Atmaca’nın nükleer silah
kullanmaması onun kumruluğundan ya da güvercinliğinden kaynaklanmamaktadır.
Nükleer silahların kullanılması Atmacanın sonunu getirecektir. Nükleer topyekûn saldırı Atmacanın cenaze merasimi
olacaktır.
Rusya Korkma Atmacayı Yok Et
Günümüz Rus yönetici eliti, SSCB’nin geçmişte insanlığın topkeyûn yıkımına neden olmamak gibi bir düşünceden hareket etmektedir. Lakin Atmacanın kolunu kanadını kırmadan, kafasını koparmadan ne Rusya güvende olacak ne de dünya emekçi halkı sömürüden ve zulümden kurtulabilecektir. Kemal Okuyan SSCB’nin geçmişte yaptığı hatayı şöyle ifade etmektedir:
"Sovyetler Birliği ise, İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki birçok
kesitte bir nükleer savaşı göze alamayacağını hissettirdi. İnsanlığın topyekûn
yıkımına izin vermemek gibi soylu bir gerekçeye dayansa da Sovyet liderliği,
emperyalist şantajların işe yaramasına izin vermiş oldu, zayıflığını karşı
tarafa fazlasıyla gösterirdi."
(Kemal Okuyan, Sovyetler Birliğinin Çözülüşü Üzerine Antitezler)
Buradan Rus yönetici elitine ve başta Vladimir Putin’e sesleniyoruz. KORKMA
ARKANDAYIZ. Bütün insanlığı kurtarman için Atmaca’nın başını koparman
gerekiyor. Dünyanın emekçi halkları fedakarlık konusunda tarihsel deneyim
sahibidir. 1500 yılda 4 milyar evladını kaybetmiştir. İleride evlatlarını
kaybetmemek için kendisi baldıran zehri içmeye razıdır. Atmaca’nın asla
başlatamayacağı bir nükleer saldırıyı dünya halkları adına bir gece baskınıyla
düzenlemen gerek. Rusya’nın ve dünya emekçi halklarının kurtuluşu, Rusya’nın alacağı
tarihsel karara bağlıdır. Atmacayı ve onda bütünleşmiş emperyalist-kapitalist
sistemin sonu ancak topyekûn nükleer taarruzla başarılabilir. Geçmiş
dönemlerdeki barışçıl geçiş şansı maalesef artık mevcut değildir. Kruşçev’in
Atmacaya dediği: “Мы вас похороним!”(Sizi Gömeceğiz) şiarı
şu an maddi zeminini bulmuş durumda. Rusya’nın günümüzde, geçmişte SSCB’nin
yaptığı hataları bütün dünya emekçi sınıfları adına tekrarlamayacağına eminiz. Zaferden
en ufak bir şüphe duymuyoruz!
мы победим!
Notlar:
(1)"Marx Kapital'in üçüncü cildinde "kar oranlarının düşme eğilimi yasasını"nı öne sürmüştür. Marx'a göre kapitalist teknolojik ilerleme mekanizasyona(emeğin sabit sermayeyle ikame edilmesi) yönelik güçlü bir eğilim gösteriyordu. Kapitalist üretim daha da yoğun hale geldikçe, "sermayenin organik bileşimi" artma eğiliminde olacak, bu da kar oranlarını aşağıya çekecekti(Marx 1967 [1894]. 211-216)... Küresel kapitalizm geçmişte, artan maliyetleri birbirini izleyen coğrafi genişleme dalgarıyla baskı altında tutabiliyordu. Önde gelen bir Markist coğrafyacı David Harvey, kapitalizmin bu tarihsel stratejisine "mekansal çözüm" diyor (Harvey 2001). Ancak yirmi birinci yüzyılda küresel kapitalizm "mekansal çözüm"ü sürdürmek için kullanabileceği coğrafi alanları tüketmiş olabilir...Dünya iktisadi büyüme oranı yüzde 2'nin altına düştüğünde, küresel kapitalizmin sürekli iktisadi ve siyasi istikrarsızlıklarla boğuşması olasıdır. Bu tanımlama şekil 6.20'de gösterilen projeksiyonlar küresel kapitalizmin 2030 civarı sonrasında yeni bir büyük krize gireceğini gösteriyor...Önde gelen bazı neoklasik iktisatçılar(Robert Gordon gibi), teknolojik gelişmenin sonsuza dek sürmeyeceğini fark etmeye başlamış durumda. "Toplam faktör üretkenliğinde" son dönemde görülen ivme kaybı tersine döndürülmezse, iktisadi büyüme duracak. İktisadi büyüme durursa kar oranları nihai olarak sıfıra yaklaşacak ve kapitalizm sürdürülebilir bir iktisadi ve toplumsal sistem olarak var olmayacak... 2050 yılına gelindiğinde dünyanın büyük kısmı mevcut küresel kapitalist sistemden tamamen farklı olarak bir veya birkaç farklı iktisadi ve toplumsal sistem altında yaşıyor olacak. Gelecek nesiller, küresel çevreyi temizlemek ve uzun dönemli sürdürülebilirlik sağlayacak yeni sosyoekonomik yollar bulmak konusunda acil bir dünya-tarihsel görevle karşı karşıya kalacak."
(Minqi Li, Çin ve 21. Yüzyıl Krizi)
(2)" Rusya'dan Batı'ya uyarı: Nükleer yanıt veririz
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, Rusya'daki füze
fırlatma rampalarına Batı'nın füzeleriyle saldırı düzenlenmesi halinde
Moskova'nın buna nükleer yanıt vereceğini vurguladı.
Telegram hesabından açıklama yapan Medvedev, Batı'nın Ukrayna'ya Rusya'daki
fırlatma rampalarını imha etme tavsiyesinde bulunmasına tepki gösterdi.
Rusya topraklarındaki füze fırlatma rampalarına Batı yapımı füzelerle
düzenlenecek saldırının kabul edilemez olacağının altını çizen Medvedev,
"Bu ne anlama gelir? Sadece tek bir anlamı var, Nükleer Caydırıcılık
Alanındaki Rusya Devlet Politikası Esasları'nın 19. maddesiyle karşı karşıya
kalma riskini alırlar" diyerek bu türden olası bir saldırının nükleer
silah kullanmak için dayanak teşkil edeceği uyarısında bulundu.
Bu maddede konvansiyonel silah kullanılarak Rusya'nın varlığını tehdit
edecek bir saldırganlık halinde Moskova'nın nükleer silah kullanabileceğinin
belirtildiğini anımsatan Medvedev, "Bu bir meşru müdafaa hakkı değil, bize
saldıran bir devlete karşı nükleer silah kullanmamızın doğrudan ve açık bir
dayanağıdır" ifadelerini kullandı.
Rusya'nın nükleer üçlemesinin savaşa hazırlık durumu en üst seviyede
Savunma Bakanlığı yönetiminin 2024 yılındaki ilk toplantısında konuşan
Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, bu yılki ana görevlerden birinin nükleer
üçlemenin savaşa hazırlık durumunu en üst seviyede tutulması olduğunu
vurgulamıştı.
"Askeri tehditlerin ve askeri-siyasi risklerin doğasını dikkate
alarak, Başkomutan (Putin) bize bir dizi öncelikli ve sistemsel görev verdi. En
önemlilerinden biri, nükleer üçlemenin savaşa hazırlık durumunu en üst seviyede
tutmaktır" diye devam eden Şoygu, bu hususun dünyadaki stratejik dengeyi
sağladığının altını çizmişti.
'Nükleer üçleme', bir ordunun havadan, karadan ve denizden nükleer füze
fırlatma imkanlarını ifade ediyor. 'Nükleer üçleme' kapsamında stratejik savaş
uçakları, kıtalararası balistik füzeler ile füze denizaltıları yer alıyor.
Rusya'nın 'nükleer üçlemesi' stratejik füze birliklerini, stratejik savaş
uçaklarını ve nükleer denizaltılarını kapsıyor."
https://anlatilaninotesi.com.tr/20240111/rusyadan-batiya-uyari-nukleer-yanit-veririz-1079550389.html
(3)"Medvedev: Rusya gerektiğinde nükleer silah kullanmakta hiç
tereddüt etmeyecek
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev gerekli görülmesi
halinde Rusya'nın nükleer silah kullanmakta hiç tereddüt etmeyeceği uyarısında
bulundu.
Rus sivil toplum kuruluşu 'Znaniye' tarafından düzenlenen etkinlikte
konuşan Medvedev, nükleer silah kullanma olasılığına dair açıklamalarda
bulundu.
Nükleer silahların Rusya için çok önemli olduğunu kaydeden Medvedev,
"Elinizde herhangi bir silah varsa, ki ben eski bir devlet başkanı olarak
bunun ne olduğunu biliyorum, onu kullanmakta tereddüt etmeyeceğiniz belirli bir
duruma hazırlıklı olmalısınız. Bu faktörlerin hiçbiri, potansiyel rakiplerimiz
tarafından hafife alınmamalıdır" dedi.
Dünyanın hasta olduğunu ve muhtemelen yeni bir dünya savaşının eşiğinde
bulunduğunu belirten Medvedev, yeni dünya savaşının kaçınılmaz olmadığının ve
önlenebileceğinin altını çizdi.
Bu arada Medvedev, dünyada nükleer çatışma yaşanma olasılığının arttığı uyarısında
da bulundu.
"Batı'nın Kiev'e silah pompalamaya yönelik eylemleri dünya savaşını
yakınlaştırıyor" diyen Medvedev, "Öngörülebilir gelecekte Ukrayna'nın
Polonya ve diğer ülkeler tarafından 'sessizce parçalanması', Ukrayna'nın
NATO'ya girmesinden veya bir dünya savaşı çıkmasından daha iyidir"
ifadelerini kullandı."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.