Kapitalizm emperyalizm aşamasına vardığı
andan beri üretim toplam anlamda toplumsallaşmanın sınırına ulaşmıştır. Bu
raddeden sonra sınırsız sömürüyle tam toplumsallaşma arasındaki çelişki oldukça
derinleşmiştir. Haliyle bu çelişki yeni toplumsal düzene doğru gidilen yolu
açmıştır. Sosyal varoluşun mevcut karakteri mali oligarşi ve tekelci büyük
burjuvazi tarafından göreve getirilen devlet adamlarında, aydınlarda, bilim
adamlarında, büyük, orta, küçük burjuvaziye mensup belli bireylerde bir bilinç
ikiliğine yol açmaktadır.
Bunlar bir yandan kapitalizm tarafından
yoksulluğa itilmiş kitlelerin durumu eleştirirken bu sefaletin nasıl çözülmesi
gerektiği konusunda derin bir sessizliğe gömülmektedirler. Tekelci burjuvazinin
mali kaynaklarının kısıtlanmasına, sefalet içindeki kitlelerin çıkarına
kamulaştırmalar yapılmasına, bankalardaki Hedge fonlarının yasaklanmasına,
bankaların sadece mevduat hesabı ve kredi için kullanılmasına karşıdırlar.
Böyle olunca azgın sömürü sistemi son sürat devam etmekte ve kitleler bu sömürü
çarkı altında kırılmaya devam etmektedir.
Sokağa çıkarken bile yasa ve düzenden
yana olduklarını beyan eden bu iki bilinçli canlı organizmalar tarihte Kennedy
kardeşler, Fulbright, Church'te kendilerini göstermişlerdir. Günümüzde bu iki
bilinçli canlı organizmanın temsilcileri Özgür Özeller, Metin Külünkler, Turan
Çözmezler en sağda ise Ümit Özdağlardır. En sağdan en sola kadar geniş bir
skala içinde bulunan bu iki bilinçli canlı organizmalar ne kadar yalpalarsa
yalpalasın sonunda kendilerini mali oligarşinin şefkatli kollarında atmakta
herhangi bir sorun görmemektedir. Mali oligarşiye tepkileri önlemez olmayan bu
güruhun tepkileri her zaman geriye sarılma olgusuyla karşı karşıyadır.
Tayfun Kahraman örneğinde gördüğümüz
gibi bu iki bilinçli organizmalar gaza gelip sokağa çıkabilirler işin işinden
çıkamayacaklarını düşündüklerinde o günlerin başbakanıyla bir olup kitle
hareketini hizaya getirmeye çalışabilirler. Aralarındaki sınıfsal
katmanlarındaki çelişkiden dolayı hapse düşebilirler. Eşleri yasa ve düzenden
yana olduğunu açıkça beyan edip Cumhurbaşkanından af dileyebilirler. Aynı
gemiden olduklarına dair kapalı kapılar ardında teminat mektupları da
yollayabilirler. Bu yüzden bu katmanların ipiyle kuyuya inmemek oldukça
önemlidir.
Anında size, terörist, çapulcu, vatan
haini, provokatör yaftalarıyla saldıracak bir demokrasi ve sokak vizyonları
vardır. Batı emperyalist sistemi tarafından yutulmuş bu sahte solcularla mali
oligarşi arasında derin ekonomik, politik, kültürel bağlar vardır. Politik lokomotifleri
CHP olurken kültürel olarak lümpen değerlerden beslenen bu alçak parazit yapı
ekonomik olaraksa uyuşturucu, kumar, fuhuş çarkları içinde "eğlence
kültürünün" "fedaileri" olarak görev yapmaktadırlar. Lafta
emperyalizmi, kapitalizmi, yoz kültürü eleştirseler de ekonomik olarak aynı
kampın hizmetindedirler. Yıkılmakta olan sistemleri yüzünden kafaları bir gidip
bir gelse de son kertede emperyalizm safında saf tutmayı seçmektedirler.
Burjuva sosyolojisindeki tabakalaşma
kavramından esinlenmiş siyasal anlamda kimlik siyasetinin esiri olan bu
"sol" güruhun sembolik olarak Taksim'e "çıkmasının" hiçbir
önemi yoktur. Sokakta Taksim'de olup bilinçlerindeki teybi geri sarıp siyasal
olarak emperyalizm aşamasındaki kapitalizme gerekli darbeleri vurmadıktan sonra
kaderleri hep hüsran olmaya devam edecektir.
Alman konsolosluk görevlilerine dosya
servis etmeye, F-16 modernizasyonu yapmaya kaldıkları yerden devam etmelerinin
bizim açımızdan hiçbir değeri ve önemi yoktur. Üretimin toplumsallaşmasının ve
özel mülkiyetin sayılı kişilerin elinde toplanmasının içsel hezeyanını yaşayan
bir güruha bizler politik düzeyde yardım edemeyiz.
ABD ordusunda görevli eski bir general
Lewis W. Wlat sosyalist kampı bölmek için bazı sosyalist örgütlerin ve
ülkelerin desteklenmesi gerektiğini savunmuştu. Bu ülkeler arasında Yugoslavya
başı çekiyordu. Varşova Paktındayken IMF üyesi olan Romanya ve Yugoslavya'nın
başına neler geldiğini biliyoruz.
Benzer şeyler Atlantik sistemine
göbekten bağlı olan bütün sol, sosyalist, komünist yapılarında başına
gelecektir. Türkiye'de şu an bir tane bile Atlantik sisteminden yana olmayan
komünist, sosyalist, sol grup yoktur. Bunlar yaşadıkları iki bilinç bunalımının
çok acısını çekeceklerdir.
Bundan dolayı 365 gün hiçbir şey
yapmayanların yılın bir günü CHP arkasında Taksim'e çıkmalarının hiçbir önemi
yoktur. Sol, politik olarak NATO'yu durdurabilecek bir "barış
hareketi" organize edebilseydi o zaman emperyalist ekonomik yapılara,
militarist büyük silah devlerine zarar verebilirdi. Böylece ölmekte olan emperyalist
sisteme küçükte olsa bir taş atmış olacaktı.
Ancak sol ayağı kırılan atı(emperyalizm)
öldürmek yerine umutsuz bir şekilde onu ayağa kaldırmaya çalışıyor. Haliyle acı
içinde tepinen atın arka ayaklarından fırlayan tekmelerle yerle bir oluyor. Yanlış
teşhisinde ısrar eden solun sonu atın tekmeleriyle aldığı öldürücü darbelerden
ötürü atın kaderiyle aynı olacaktır. Eninde sonunda yan yana, koyun koyuna
ölecekler ve tarihin tozlu raflarına kaldırılacaklarıdır. Bu 1 Mayıs'ta ayağı
kırılan atı tedavi etmeye çalışan bir grup kafadan kontağın çaresizce
tepişmesine şahit olacağız.
Emperyalizmi Böl, Parçala, Yönet(Divide et impera)
Elbette dünyanın lokal bir bölgesindeki
akıl tutulması ve siyasal iradenin yokluğu üzerinden karalar bağlamanın anlamı
yoktur. Geri bölgeler zaman içinde ileri bölgeleri takip edecektir. Dünyadaki
ilerici güçler ve emekçi sınıflar tek bir yumrukla atmacayı(emperyalizmi) alt
edemiyorsa atmacayı adım adım yok etmenin yollarını aramalıdır.
Emperyalizmle savaş kandırmacalı bir
iştir. Atmacayı kandırmak bu işin alameti farikasıdır. Ona saldıracakken
saldırmayacakmış gibi göstermek, yaklaşıyorken uzaklaşıyormuş gibi yapmak ve
uzaklaşırken yaklaşıyormuş gibi görünmek gerekmektedir.
Atmacayı yemle kandırmak, güçlü olduğu
anda ondan uzak durmak, politik, ekonomik, askeri durgunluk döneminde onu
rahatsız etmek, Atmacanın içi birliğini dağıtmak, ona hazırlanma fırsatı
vermeden beklemediği bir anda ortaya çıkıp öldürücü darbeler vurmak gerekir.
Arap Baharı adındaki silahlı turuncu
karşı devrim dönemlerinde dünyadaki saldırganlığın lokomotifi olan Atmaca artık
eski gücünde değildir. Nefes nefese koşan bir koşucu gibi dış etkenlerin ve
yorgunluğun etkisi altında olan Atmaca artık maddi- manevi bir boşluk ve güç
tükenmesi yaşamaktadır.
Rusya’nın Ukrayna’ya beklenmedik taarruzuyla
Atmaca için ölüm çanları çalmaya başlamıştı. Öyle ki Rusya’nın Özel Askeri
Harekatı başlattığı gün Atmacanın müttefiki Alman istihbaratının(BND) başı
Bruno Kahl, Kiev’de mahsur kalmıştı. Çok kutuplu dünyaya giderken hazırlıksız
yakalanan Atmaca için bundan sonra hiçbir şey iyiye gitmeyecektir. Atmaca
domino etkisiyle darbe üstüne darbe almanın arifesindedir.
Atmacaya darbeler peşi sıra atmadan önce
Atmacanın tarihsel korkularına ve zaaflarına bakmamız gerekmektedir. Bu yüzden çok
kısa bir şekilde Amerikan İç Savaşına göz atmamız gerekmektedir. Kuzey’le Güney
arasında savaşın çok çeşitli nedenleri olsa da en önemli nedenlerinden biri
gümrük tarifeleri üzerindeki anlaşmazlıktır. Hatta bu yüzden bu savaşı bir
gümrük savaşı olarak okuyanlarda mevcuttur. Serbest ticareti savunan Kuzey’le koruyucu
sistemi savunan Güney arasındaki savaş Atmacanın kaderini belirlemiş ve
Atmacayı bugünlere taşımıştır. İngiltere için bölgedeki kaybettiği gücü yeniden
tesis etmek için oldukça önemli olan bu savaşta İngiltere, ABD’nin bölünmesini
selamlamış ve Güney’i tanımıştır. Atmacanın uykularını kaçıran bu gelişme 1861
yılının Kasım ayında neredeyse ABD ve İngiltere savaşına yol açacaktı. USS San
Jacinto adlı bir ABD savaş gemisi Trent adlı Britanya posta gemisini durdurarak
içindeki James Mason ve John Slidell adlı Güney diplomatları tutuklamıştır.
Britanya’da derin bir ses getiren bu olay daha sonra diplomatların serbest bırakılmasıyla
yatışmıştır. The Times gazetesi bu konu üzerine o tarihlerde şöyle yazmıştır: “
Konfedere devletleri savaşa girmiş bir devlet olarak kabul ettik. Dolayıyla
biz, savaşa girmiş iki ülke arasında tarafsız bir güce düşen tüm görev ve sorumlulukları
üstlenmiş durumdayız.” Şayet ABD bu savaşta Güney’i yenemeseydi günümüzde
kesinlikle emperyalist bir güç olamazdı. Atmacanın zayıf karnı olan iki ülke
sendromu durumu atmacanın aleyhine olan bölgelerde ne kadar artarsa Atmaca o denli
zayıflar ve kaybetmeye yaklaşır.
Sovyetler, Atmacanın bu zaafını bilip
Atmaca’yı tek hamlede yutamadığı bölgelerde iki devleti çözüm modelini kullanmıştır.
Kuzey Kore- Güney Kore, Güney Yemen-Kuzey Yemen, Kuzey Vietnam- Güney Vietnam.
Atmaca istediği kadar Süveyş kanalı
kontrol etsin lakin Güney Yemen sayende boğazına ince ama ölümcül bir kılçık
takılmıştı. Atmaca Güney Yemen devleti olduğu zamanlarda bölgede asla rahat
olmadı. Keza Atmacanın Kuzey Kore düşmanlığı ve kabusu da benzer nedenlerden
kaynaklanmaktadır.
Atmaca şayet savaş açma kudretine sahip
olsaydı ilk önce bölgede kendisi için tehdit unsuru olan ülkelere bir askeri
operasyon yapacaktı. Lakin atmacanın bu kudreti olmadığı için “tanrıya” düşmanlarının onun zayıf noktasını
görmemesi için yalvarmaktadır. Bu da Atmaca için dünyada birden fazla Kuzey
Kore çıkmasıdır.
Atmacanın Kuzey Kore Sendromu
Atmaca için en hayati bölgeler şu an
Güney Çin denizi bölgesi, kendi cephe gerisi Amerika kıtası ve Süveyş kanalı
bölgesidir. Atmacaya burada vurulacak darbeler onun ölümüne neden olacaktır.
Bu yüzden Atmacanın korkusunu gerçeğe
dönüştürmenin tam zamanıdır. Kızıldeniz’deki
Yemen mutlaka bölünmeli ve Husilerin kontrol ettikleri bölgelerde kurulacak
yeni devlet BRICS devletleri tarafından tanınmalıdır. Keza Çin’in Güney Çin
Denizi bölgesinde yapay ada yapması ABD’yi ve onun müttefiki Filipinleri
oldukça kaygılandırmaktadır. Filipinlerin önemli bir bölümünü kontrolü altında
tutan Maocu Yeni Halk Ordusu yüzünü batıdan ziyade Çin’e dönmelidir. Yeni Halk
Ordusu yürüttüğü halk savaşında bütün Filipinleri kurtaramıyorsa Vietnam
modelini örnek almalı ve ilk önce iki devlet modelini kabul etmelidir. Yeni
Halk Ordusu acilen bağımsız devleti ilan etmeli ve BRICS ülkeleriyle askeri,
ekonomik, kültürel, siyasi ilişkiler kurmalıdır. Çok Kutupluluk elini taşın
altına koymayı gerektirir. Yeni Halk Ordusu bu süreçte insiyatif almalı BRICS’le
diplomatik ilişkiler kurmanın yolunu aramalıdır. Yeni Halk Ordusunun ilan
edeceği yeni devletin Çin tarafından tanınması ABD’nin bölgedeki kuşatılmasına
katkı sağlayacak ve Tayvan’ın Çin’le birleşme süreci hızlanacaktır. Böylece
21.yy’da kurulmuş ilk sosyalist devlet olma şansı Yeni Halk Ordusunun
elindedir.
Bunla beraber Kolombiya’da faaliyet gösteren
ELN bu süreçte politik olarak yanlış davranmakta ve ABD’yle barışmanın
yollarını aramaktadır. ELN şayet ABD ve müttefiklerinin saldırı gücü olsa onu
bir kaşık suda boğmak için askeri operasyona girişeceğini unutmaktadır. Barış
süreci ABD ve müttefiklerinin gücünden değil zayıflığından ileri gelmektedir.
ELN bu tuzağa düşmemeli ve Kolombiya’yı bölmelidir. ELN’nin kuracağı Yeni
Kolombiya devleti derhal BRICS ülkeleriyle diplomatik ilişkiler kurmanın yolunu
aramalı ve özellikle Rusya’yla askeri, ekonomik, politik ittifakların yolunu
aramalıdır. ELN bölgesinde Rusya’nın kuracağı askeri üstte nükleer başlık
taşıyan füzelerin yerleştirilmesi ABD için teslim bayrağı çekmekten farksızdır.
ELN ve Yeni Halk Ordusunun kuracakları sosyalist devlet sadece emperyalizmin
gerilemesine neden olmayacak çok kutuplu dünya sisteminin sola çubuk bükmesine
de neden olacaktır. ABD’nin Ukrayna üzerinden gerçekleştirmeye çalıştığı askeri
saldırı planları Rusya’nın ani Özel Askeri Operasyonuyla yerle bir olurken ABD’nin
dünyadaki saldırı potansiyeli hala mevcuttur. Güç toplamak için mola veren
Atmacayı mola alanında vurmak gerekir. Bundan dolayı Atmacaya yakın zamanda
Özel Bölgesel Askeri Operasyon yapmak şarttır. Atmaca bu operasyona askeri
karşılık vermeye çalışırsa nükleer silahlarla durdurulacak ve çok ağır bir
bedel ödense de dünya sonunda emperyalist kapitalist sistemden kurtulup
sosyalizm yüzyılına adım atmış olacaktır. Atmacanın kafasını koparmak için bir,
iki, üç daha fazla Kuzey Kore!