Regis Debray ve Leonid
Brejnev’in Askeri Yaklaşımlarının Benzerliği Üzerine
Yaşam bildiğimiz üzerine inişlerle ve çıkışlarla doludur.
Hayatta her planladığımız, tasarladığımız ve teorize ettiğimiz düşünce
modelleri bire bir edimsel hale gelmiyor. Ya da daha yalın bir biçimde söyler
isek: “evdeki hesap çarşıya uymuyor”. Bundan dolayı tarihin belli anlarında
ideolojik olarak oldukça zıt olduğu bilinen kişiler, özneler, yapıların oldukça
benzer yanlarını görmek herkes için ironik olabilir. Ancak bu durum yaşamın
kendisinden başka bir şey değildir.
"Mao'nun
Japonlara Karşı Gerilla Savaşının Stratejik Sorunları adlı incelemesi, Fidel'le
Che'nin eline 1958 Yaz taarruzundan sonra
geçmiş, sıkışık bir durumda uygulamak zorunda oldukları eylem tarzlarını
kitapta aynen gördüklerinde çok şaşırmışlardır.” (Regis Debray, Devrimde Devrim
Mi?)
Aslında Debray gerçekliğin bir ucundan yukarıdaki
değerlendirmeden de anladığımız gibi yakalamıştı. İki farklı Marksist ekol ve okul
arasındaki benzerlikleri meşhur kitabında kendi itiraf etmişti. Aslında farkında olmadan Fidel, Amerika’yı yeniden
keşfetmişti! Debray meşhur kitabındaki
üç satır değerlendirme ile bütün konjonktürel okullu Marksist düşünce tarzını
parçalara ayırdığının bilincinde olup olmadığı tartışmalı olsa da fiili olarak
tam da bu “şabloncu” kafa yapısını tarihten silmiş olması “Devrimde Devrim Mi?”
kitabının en önemli özelliğini meydana getirmektedir. Bu Anti-Markist, nato
mermer nato kafa düşünce ekolleri kendi ‘soyutlama’ yeteneklerini belirli
mitler üzerinden inşa etmektedirler.
Sovyetik ekolden geldiğini iddia edenler Latin Amerika
devrimci hareketini “kitle çalışmasını yadsıyan” “kitleden kopuk hareket eden”, “belli bir programdan yoksun hareket eden”, “propagandif
çalışma yerine salt silahlı eylem yapan”, “gözü dönmüş bireysel terörist
topluluk” olarak görmekte bu deli saçması, ortaçağ bağnazlığından kalma
Marksizm dışı görüşlerini komünist çizgi diye lanse etmektedirler. Lakin bu ekol Latin Amerikalı gerillaların çıkardığı
“Özgür Küba” gazetesi ve propaganda için kurdukları Radio Rebelde ile ilgili
derin sessizliklerini korumaktadırlar. Bu anlamlı suskunluk karşısında sormak
lazım bu kitle çalışması değil de nedir?
“Kitleleri
ikna etmek için onlara hitap edilmeli, yani konuşmalar, açıklamalar ve
duyurular yapılmalı, "kitle çalışması" denilen politik çalışma
sürdürülmelidir. Bu noktada ilk savaşçı nüvesi, dağlık alanlarını kapsayan,
köylere giren, toplantılar düzenleyen, farklı yerlerde konuşmalar yapan, küçük
propaganda devriyelerine ayrıştırılacaktır. Bu çalışmalarda amaç, devrimin
toplumsal hedeflerini izah etmek. köylülerin düşmanlarını şiddetli bir dille
eleştirmek, tarım reformu ve hainlerin cezalandırılması gibi hususlarda
vaatlerde bulunmaktır Eğer köylülerde kimi şüpheler varsa, kendilerine yönelik
güvenleri, onlara devrime ve kendilerine hitap eden devrimcilere inanç
aşılanarak kazandırılmalıdır. Açık ve gizli tüm hücreler köylerde örgütlenecek,
sendikal mücadeleler desteklenecek veya bu yönde ilk adımlar atılacak, devrimin
programı tekrar tekrar anlatılacaktır. Ancak bu safhanın sonunda kitlelerin
aktif desteği kazanıldıktan sonra, sağlam bir artçı birliği, muntazam ikmal,
geniş bir istihbarat şebekesi, hızlı bir posta ve gerilla toplama merkezi ile
gerillalar düşmana karşı doğrudan harekete geçilebilecektir. Silahla
propagandanın eylem hattı bu şekildedir.” (Regis Debray, Devrimde Devrim Mi?)
Yukarıdaki
satırları Regis Debray değil de Sovyetik ekolden gelen bir partinin genel
başkanı yaptı desek buna itiraz edecek “Sovyetik ekolün üyesi” az çıkar ama dünyaya
ad hominem baktıkları için yazarın ismini gördüklerinde elbette “eleştirecek”
bir şey bulacaklarına şüphemiz yoktur. Bu sözde Marksist “ayaklanmacı” ekol
Marksizmin(Sovyetler Birliğinin) gerilla mücadelesine karşı olduğunu “düşünür”
ve bunu bütün propaganda “teknikleri” ile yayar! Lakin bu ekol Çin’deki gerilla
mücadelesinin oluşturulması noktasındaki motor gücü görmezden gelir. Bu gücün
somutlaştığı tarihsel özneleri merak mı ettiniz hemen söyleyelim! Tabi ki
Komünist Enternasyonal ve Sovyetler Birliği!
"Komünist
Enternasyonal, Çin Kızıl Ordusu tarafından korunan arazi üzerinde Sovyet rejimi
kurup sağlamlaştırmayı, burada toprak reformu uygulamayı, Sovyet bölgelerinin
dışındaki bölgelerde köylü hareketini ve partizan savaşını geliştirmeyi,
kentleri kuşatmayı salık verir."
(George
Cogniot, Komünist Enternasyonal, Sayfa: 119)
Yavaş
yavaş gözlerimizin üzerindeki tülü de çekmeye başladığımıza göre belli
olguların okuyucu için daha net olduğunu düşünüyorum. Hazırsanız Debray’in
metni ile Brejnev’in metinlerini karşılıklı okuyarak mevcut mitleri yok edelim.
Mitleri Parçalıyoruz!
Leonid
Brejnev, Büyük Vatanseverlik Savaşında(Resmi Türkçe basımlarda Büyük Anayurt
Savunması diye geçer) Malaya Zemilya çıkarmasına katılan ve
orayı 255 gün Hitler kuşatmasına karşı savunan fedakar bir Sovyet askeri ve siyasi
şube üyesi olarak görev yapmıştır. Kendisinin askeri başarılarından sonra SBKP
Genel Sekreteri olması da oldukça önemlidir. Brejnev bu savaş sırasında siyasi
şubeye mensup olmasına rağmen cephede en önde yer almış ve defalarca ölümden
dönmüştür. “Zaman zaman uzağımıza, zaman
zaman da yakınımıza düşen bombalar muazzam su kütlelerini kaldırıyor ve su,
projektörlerle ve mermilerin rengarenk alevleriyle aydınlanarak gök kuşağının
bütün, renkleriyle parlıyordu. Her an bir darbe bekliyorduk, ama yine de darbe
beklenmedik bir biçimde geldi. Hatta ne olduğunu bir anda anlayamadım, ilerde
bir gümbürtü koptu, bir alev sütunu yükseldi, gemi paramparça olmuş gibiydi.
Gerçekten de öyle olmuştu Teknemiz mayına çarpmıştı, Kılavuzla yan yana
duruyorduk, patlama bizi havaya fırlatmıştı... Neyse ki, suya, gemiden oldukça
uzağa düştüm. Suyun yüzüne çıktığımda geminin yavaş yavaş battığını gördüm.
Bazıları da benim gibi patlamayla suya fırlamışlardı, diğerleri ise kendileri
suya atlıyorlardı. Küçüklüğümden beri iyi yüzerdim, ne de olsa Dnieper'de
doğmuştum ve su üzerinde güvenle durabiliyordum. Kendime gelerek etrafıma
baktım ve her iki motobotun yedek halatlarını bırakıp ağır ağır bize doğru
yaklaştığını gördüm.” (Leonid Brejnev, Küçük Toprak- Anti Faşist Savaş Anıları)
Daha Malaya Zemilya’ya adım atmadan ölümden dönen Brejnev, Sovyetik ekolden
geldiğini iddia eden kişilerin aksine parti-ordu ayrımını fiiliyatta işletmemiş
ve savaşta hayatını kaybeden 5 milyon komünist partisi üyesi gibi savaşta en
önde yerini almıştır.
Metinleri
Karşılaştırma
“Özetle, politik mücadele ve silahlı
mücadele el ele ilerler, biri zayıfsa diğeri de zayıftır...Ekim ayında Che, o
sırada 60 kişiye çıkan kolu ile Hambrito Vadisi'nde bir üs kurmaya kalkıştı.
Burada daimi bir ordugah kurdu, fırın inşa etti, ayakkabı tamiri atölyesi ve
bir hastane açtı. Eline geçirdiği bir teksir makinesiyle El Cuba e Libre (Örgür
Küba) isimli derginin ilk sayısını bastı ve kendi ifadesine göre nehirden
elektrik elde etmek için planlar yapmaya başladı…...Belirli koşullar altında
politik güçle askeri güç ayrı değildir ve çekirdeğini gerilla ordusunun teşkil
ettiği halk ordusundan oluşan organik bir bütün meydana getirir. Öncü parti
gerilla gücü formunda var olabilir. Gerilla gücü embriyo halindeki partidir…Halkın
ordusu, kendi kendisinin politik otoritesidir. Gerillalar. birbirinden
ayrılması mümkün olmayan bu iki rolü de oynamaktadırlar, Komutanları,
savaşçılar için birer politik eğitimci: politik eğitimcileri birer
komutandırlar...Parti halk ordusunun değil, halk ordusu partinin çekirdeğini
teşkil edecektir.” (Regis
Debray, Devrimde Devrim Mi?)
“Burada Büyük Anayurt Savaşı cephelerinde üç milyon yiğit Komünistin
öldüğünü hatırlatmak yerinde olacaktır. Ve beş milyon Sovyet yurtseveri savaş
yıllarında Parti saflarını takviye ettiler. Savaşa bir komünist olarak gitmek
istiyorum! Bu destansı sözleri, savaşlar çetinleştikçe daha sık olmak üzere,
hemen hemen her çarpışma öncesi duyuyordum. İnsan hangi avantajları elde
edebilir, bir ölümcül çarpışma arifesinde Parti ona hangi hakları verebilirdi?
Sadece tek bir ayrıcalık, sadece tek bir hak, sadece tek bir yükümlülük: ilk
olarak hücuma kalkmak, ateşi karşılamaya ilk olarak atılmak...Aslında tüm
Malaya Zemlya büyük bir yeraltı kalesine dönüşmüştü. Emin bir biçimde gizlenen
230 gözetleme noktası bu kalenin gözleri, 500 ateş sığınağı ise zırhlı
yumrukları olmuştu. Onlarca kilometre irtibat hendeği, binlerce atış siperi,
hendekler açıldı. İhtiyaçlar kayaların içinde galeriler oymayı, yeraltı cephane
depoları, yeraltı hastaneleri ve yeraltı elektrik santrali yapmayı zorunlu
kılıyordu. Bu koşullarda sadece hendeklerde yürümek zorunda kalıyordu. Bu kolay
bir iş değildi, ama buradan bir an başını uzatsan sonun geldi demekti. Herkes
uzun bir süre oturup kaldı, ve sonra faşistler geri çekilmeye başladığında bazı
askerlerde bizim verdiğimiz adla, oturma hastalığı baş gösterdi…Okuyucuda savaş alanındaki binlerce
insan sadece hücumlarla, bombardımanlarla, göğüs göğüse çarpışmalarla
yaşıyorlardı gibi bir izlenim uyanabilir. Hayır, burada uzun bir zaman
süresince insanın alıştığı her şeye yer veren bir hayat kökleşmişti. Gazete
okunuyor ve basılıyordu, parti toplantıları yapılıyor, bayramlar kutlanıyor,
konferanslar dinleniyordu. Bir satranç turnuvası bile düzenlendi. Ordu ve filo
şarkı ve dans toplulukları konserler veriyor, savunma kahramanlarının
portrelerinden oluşan büyük bir galeri kuran ressamlar, V. Porokov, V. Tsigal.
P. Kirpiçev çalışmalarını sürdürüyorlardı. Bir gün 255. Deniz Piyade Tugayı
Siyasi Şube Başkanı I. Dorofeyev, tugayında onbeş kent, bölge ve köy sovyeti
üyesi bulunduğunu gördü. Bir toplantı yapmaya karar verdiler. Hangi sorunları
çözümleyebilirlerdi? Evet, aynı barış günlerindeki sorunları: Halkın
ihtiyaçları kamu hizmetleri, İlk olarak hamam yapımı sorununu
çözümleyebilirlerdi. Evet, aynı barış günlerindeki sorunları çözümleyebilirdi.
Evet, Halkın ihtiyaçları, kamu hizmetleri sorunları. İlk olarak hamam yapımı
sorunu çözümlendi. Ve hamamı yaptılar!"
(Leonid Brejnev, Küçük Toprak- Anti Faşist Savaş Anıları)
Kendi anılarını okuyan kitlenin merakını
gidermeye çalışan Brejnev neredeyse 70 sayfa yazmasına rağmen “siyasal” bir
çalışma bekleyen “Sovyetik” okuyucularının merakını şu sözlerle gidermeye
çalışmıştır:
“V
Herhalde, okuyucu benden parti siyasi çalışmaları hakkında birşeyler
anlatmamı bekliyordur. oysa aslında çoktandır bu çalışmadan söz ediyorum. Çünkü
Malaya Zemlya askerlerinin dirençliliği bu çalışmaların bir sonucuydu, Çünkü
savaş alanında düzene sokulan yaşantı, askerlerin gücünün ve saglığının
korunmasına gösterilen özen, zamanında gönderilen uçaklar, bir sessizlik anında
yapılan neşeli şakalar ve hücumlarda gösterilen yiğitllk, insanların sonuna
kadar insan kalması, bütün bunlar parti-siyasi çalışmalarının sonucuydu. Bu
nedenle bu çalışma genel olarak anlatılanlardan zordur, ve herhalde, gerekli de
değildir. Bizim
siyasi Şube görevlilerinin çoğu, siyasi yönetmenler, konsomol sekreterleri,
propagandacılar doğru tavrı bulmayı başarıyor, askerler üzerinde otoritelerini
kullanıyorlardı. İnsanların, kendilerini direnmeye çağıran kişinin en güç anlarda
onlarla aynı safta olacağını, yanlarında kalacağını, elinde silah onların önüne
düşeceğini bilmeleri önemliydi. Demek ki, eylemde, yani çarpışmalarda verilen
kişisel örnekle pekiştirilen inançlı parti sözü başlıca silahımızdı. İşte bu nedenle
siyasi görevliler silahlı kuvvetlerin ruhu oluyordu.
Pek tabii ki, saldırı ya da savunma operasyonlarının hazırlığına katılıyor,
onlar olmadan askeri eylem planları hazırlanamıyordu.. Kolonin, bana şöyle dedi:
Nereye gidiyorsun?
-Sen askeri Sovyet üyesisin, diye
yanıtladım
bense siyasi şube başkanıyım, iki adım
önde yürümem gerekiyor...Bizim makinalı ise susuyordu. Bir asker ölen makinalı
tüfekçiyi kenara çekti. Değerli saniyeleri boşa geçirmeden makinalı tüfeğe
atıldım.
O anda alan benim için üzerinde faşistlerin
koşuştuğu dar bir toprak şeridi kadar küçülmüştü Ne kadar sürdü, hatırlamıyorum.
Bütün benliğimi bir tek düşünce kaplamıştı. Durdurmak gerek!"
(Leonid
Brejnev, Küçük Toprak- Anti Faşist Savaş Anıları)
Askeri ve siyasal komutan Brejnev tam da
Debray’ın aşağıdaki sözlerin bütünleşmiş hali gibiydi:
“Gerillalar. birbirinden
ayrılması mümkün olmayan bu iki rolü de oynamaktadırlar, Komutanları,
savaşçılar için birer politik eğitimci: politik eğitimcileri birer
komutandırlar...Parti halk ordusunun değil, halk ordusu partinin çekirdeğini
teşkil edecektir." (Regis Debray, Devrimde Devrim Mi?)
Görüldüğü
gibi Sovyetler savaş anında creme de la creme tabakasını korumuyor(parti
üyeleri ve yöneticileri), yurtdışına kaçırmıyor aksine cephenin en ön safına
yolluyor ve ilk ben olmalıyım şiarından hareket ediyor. Özetle Sovyetlerde, Büyük Vatanseverlik Savaşı
sırasında ordunun en kahraman unsurları ileriki aşamalarda SBKP ve devlet
yönetimi içinde önemli pozisyonlar elde etmiştir. Sovyetlerde halk ordusu(kızıl
ordu) partinin çekirdeğini teşkil etmiştir.
SBKP’yi teşkil eden kadroların 1956’dan sonraki politik savrulmaları
elbette ki bu yazının konusu değildir. Keza Brejnev’in SBKP Genel Sekreteri olduktan sonraki anti Marksist tutumları da bu yazımızın
konusu dışındadır. Keza Debray’in zaman içindeki politik savrulması ve “François
Mitterand”ın danışmanı olması da gündemimiz değildir. Olaylara ad hominem
yaklaşacak kişiler bu tarz örneklerden konuyu bağlamından koparmayı elbette
deneyeceklerdir. Lakin okuyucu devrimci
mücadele yürüten öznelerin farkında olmadan hayatın zorlamasıyla belli benzerliklere
sahip olması gerektiğini aklında tutmalıdır. Tıpkı devrim kaçkını oluşumların farkında
olmadan hayatın zorlaması ile aynı düzlemde sıralanması gibi. Türkiye ikinci
açıklamaya uymaktadır. En reformistinden, en Troçkistine, en Stalinistine, en
Narodniğine hepsi aynı düzlemde. Malaya
Zemilya’ya çıkıp göğüs göğüse faşizme diz çöktüren Brejnev’i değil de onun SBKP
Genel Sekreterliği döneminde partilerden ve salon toplantılarından çıkmayan
Brejnev’i ve benzerlerinin izinden giden “solu” ya da sahte solu bu topraklar
kabul etmiyor ve etmeyecek. Brejnev kadar bile olamıyorsunuz!