Türkiye devrimci hareketi, inişli çıkışlı bir seyir
izlemesine rağmen sürekli ileriye doğru yani tarihin akışına uygun bir şekilde
ilerlemiştir. Bu inişleri ve çıkışları teker teker inceleyecek değilim lakin
unutulmaması gereken bir şey var. Her iniş devrimci hareket içinde bir
liberalleşme sürecini getirirken, her yükselişi ise devrimci hareket içinde bir
sekterleşme hareketi izlemektedir. Çok şükür ki biz sekterleşmeden devrimci
değerlerden taviz vermemeyi anladığımız için sekterlik bizim için olmazsa olmaz
bir duruş şeklidir. Şu anda Türkiye devrimci hareketi bir iniş sürecinin
bitimine doğru ilerlemektedir. Halk ve yerel gerici güçler arasındaki çelişki
çok derinlemesine hissedilmektedir. Bu
süreçte fark yaratacak kuvvet ise emperyalizme esaslı darbeyi vurmayı sağlayan
öznelerdir. Yerel-yabancı gerici güçler ile halk arasında mevcut olan tarihsel
ve antagonistik çelişkiye uygun devrimci çözümü kim sunarsa o özne öncü kuvvet
olacaktır.
Mücadelenin güçlüklerine ve sınırlamalarına rağmen
yerel gerici kliği ciddi bir biçimde zayıflatmak için askeri-politik
mücadelenin esas alınması şarttır. Bu yüzden devrimci öznenin görevi kriz
yaratmaktır. Türkiye’de başarıyı sağlayacak ve Devrimci-Demokratik Halk
Yönetimini kuracak özne krizi soğurtan değil krizi derinleştiren özne olabilir.
Yani kitlenin geri bilincine seslenen ve huzur isteyen değil huzuru bozan özne
ilerleyen dönemlerde başarı sağlayabilir. Bu yüzden her komünistin görevi, iç
savaş çıkarmaktır, provokasyon yaratmaktır, düzeni yeniden inşa etmek değil
düzeni yıkmaktır. Bu yüzden finans kuruluşlarının düzenin devamı ve istikrarı
için HDP’nin barajı geçmesini istemeleri her komünist için düşündürücü
olmalıdır.
Komünistler düzenin istikrarını ne zamandır
kendilerine hedef olarak aldılar? Komünistlerin stratejik hedefi düzeni yeniden
inşa etmek olabilir mi? Çok açık bir şekilde söyleyebiliriz ki: hayır
komünistlerin hedefi düzeni yeniden inşa etmek olamaz. Bu yüzden her komünist
krizi derinleştirmelidir gerekirse kendi partilerini inandıkları ideoloji için
feda etmelidirler. Eğer biz komünizmi inşa etmek için mücadele ediyorsak krizi
derinleştirmek zorundayız. Bunun pratik yansıması HDP’yi baraj altında
bırakmaktır. HDP baraj altında kalırsa liberallerin önemli bir kısmı devrimci
bir tavır almak zorunda kalacaktır. Bu yüzden komünistlerin birincil hedefi
HDP’nin barajı geçmemesini dilemektir. Komünistlerin önünde iki yol var biri
tekkenin çıkarı ve devrime ihanet ikincisi ise tekkeyi dağıtmak ve devrime
yürümek. Yani özetle ya Kapitalizm ya da Sosyalizm. Asıl seçim sandıkta
olmayacak bunu herkes böyle bile.